Yaşar KEMAL -Ağrı Dağı Efsanesi
Yaşar Kemal:
Kemal Sadık Gökçeli ‘dir asıl adı,
Van gölünün bir köyündedir yeri yurdu,
1.dünya savaşıyla göç ederler ,
1923 de Osmaniye’nin Hemite Köyü’nde doğdu.
40’tan fazla dile çevrilen İnce Memed’i,diğer romanları,şiirleri ,öyküleri, denemeleri,Çocuk romanı Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca’sı ve destansı romanları ile Yaşar Kemal bir çok ödül kazanmış ve anlatışındaki halk edebiyatından motifler ve sözcüklerdeki çeşitlilik ile de okudukça okunası bir hal almıştır.
Ağrı Dağı Efsanesi
Yaşar Kemal’in destansı romanlarından biri olan Ağrı dağı efsanesi özünde bir aşk hikayesidir.Filmi de çekilen kitap, Osmanlı paşalarından olan bir bey’in atının, Ağrı Dağı köylerinden birinde yaşayan Ahmet’in kapısına gelmesiyle hız kazanır.Atını geri isteyen bey, geleneklere göre kapıya gelen atın 3 kez götürülmesine rağmen geri gitmiyorsa o kişiye ait olması,Beyin kızı Gülbahar’ın Ahmet’i görmesiyle aşkın alevlenmesi,Ağrıdağı’nın öfkesi ile kavaldan çıkan sesin verdiği etki…Bu olaylar etrafında dönen romanı okurken eski diyarların üzerinden kuşbakışı bakar insan.
Kulağa hoş gelen ve fazla duyulmamış ,renk katan bir çok sözcük geçer kitapta. Fırdolayı,katarlanmış,ikirciklenmek, çımgışmak,yelyepenek… Öyle güzel gelir ki bu sözcükler kitabı okurken , dahasının hep gelmesini istedim.
İnat eden bey ancak tek şartla kabul edecektir düğünlerini yapmayı.Ahmet ağrı dağının tepesine çıkıp bir ateş yakacak.Ahmet tereddütsüz kabul eder çıkmayı.Herkes ölüme gittiğini bilir çünkü Ağrı dağı her gideni kapar ve geri bırakmaz.Ancak demirciden el alan Ahmet dördüncü günün sonunda ateşi yakar ve uzaktan ipince bir ışık gözükür.Hemen varır gelir beyin yanına,Gülbahar’la dağa giderler kimseler görmeden.Ancak Ahmet değişmiştir onları tutsaklıktan kurtaran Memo’nun neden kendi canını verdiğini öğrenmek ister.Bir anda değişir romanın gidişatı.Canını neden feda eder Gülbahar için Memo? Ahmet’i alır götürür bu düşünceler,neden Gülbahar için canını vermiştir Memo .Belki de kabullenememiştir sevdiğini başkasının da kendi gözünden görmesini.Bu konuşmanın üzerine gider Ahmet Gülbahar’ın feryatlarıyla.Gülbahar üstüne gittikçe Ahmet ondan uzaklaşır.Böyle böyle Küp gölüne geldiler.Gülbahar Ahmed’i küp gölünde yitirir.Gözlerini som mavi suya diker.
…O gün bugündür,Küp gölünün oralardan geçenler,gölün kıyısına oturmuş, kara ışık gibi akan uzun saçlarını sırtına sermiş ,gözlerini som maviye dikmiş Gülbaharı görürler.Arada Ahmet Gülbahar’ın gözüne gözükür,Ahmet,Ahmet! Yeter artık gel Ahmet!Göl kaynar,Ahmet silinir.Gülbahar silinir. Ve küçücük ak bir kuş gelip kanadını som mavi suya batırır….Her yıl bahar Ağrı Dağı’nın üstüne yürürken,dağın yamacındaki Küp gölünün kıyısına o yörenin tekmil çobanları gelirler…Ağrıdağı’nın öfkesini ,sevdasını hep birden çalmaya başlarlar.
Diğer Destansı Romanları:
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.
Çok güzel bir melodisi ve sözleri olan bu şarkı meğer Ağrıdağı Efsanesi’ne aitmiş.Kulaklarınız bayram etsin.